GÜNAH VE TÖVBEYE DUYULAN İHTİYAÇ (2)
Tövbe, Allah Teala'nın, günah işleyen insanların, işledikleri günahlardan kurtulmaları için onlara tanıdığı bir imkandır. İnsan ne kadar çok günah işlerse işlesin ümitsizliğe düşmemeli, Allah Teâla’nın ona tanıdığı bu imkândan yararlanmalıdır. İnanan insan Allah 'tan ümit kesmez. Allah'ın rahmetinden ancak inanmayanlar ümit keserler.
Tövbe, dönmek, vazgeçmek ve pişman olmak manalarına gelir.
Tövbe, kişinin o zamana kadar yapmış olduğu kötülüklerden vazgeçmesi, onlara son vermesi, onları işlediğine üzülmesi ve bir daha işlememeye kesin karar vermesidir.
Tövbe, insanın nefis ve şeytanın şerrinden ve aldatmasından kaçıp, Yüce Allah'ın himayesine girmesidir.
Tövbe İslam rükünlerinden birisi olup, Allah'ın azabından kaçmayı, ama yine Allah'ın rahmetine sığınmayı ifade eder.
Tövbe, insanın maddi-manevi kirlerden, yani günahlardan tiksinip rahatsız olması ve onlardan temizlenme çarelerini araştırması demektir.
Tövbe, müminin bütün insanlığın akıbetini düşünüp cemiyetin istikbalini tehlikeye atacak işlerden vazgeçmesi ve akıbeti müspet manada ve huzurlu olacak bir şekilde onu teminat altına alacak olan iyi işlere ve salih amellere koyulması demektir…
Allah'ın kabul edeceği tövbe ile ilgili olarak şöyle buyruluyor:
"Allah'ın kabul edeceği tövbe, ancak bilmeden kötülük edip de sonra tez elden tövbe edenlerin tövbeleridir, İşte Allah bunların tövbesini kabul eder. Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir. Yoksa kötülükleri yapıp yapıp da içlerinden birine ölüm gelince, 'Ben şimdi tövbe ettim', diyen ve kâfir olarak ölenler için (kabul edilecek) tövbe yoktur. Onlar için acı bir azap hazırlanmıştır." (Nisa, 4/17-18)
Ancak yeis haline gelinceye kadar yani yaşamaktan ümidi kesinceye kadar tövbeyi geciktirmemeye de dikkatimiz çekilmektedir. Bu noktaya geldikten yani yaşama ümidini kaybettikten sonra yapılan tövbe kabul olmaz.
Tövbeden tövbeye fark vardır. Tövbenin en yüce mertebesi Nasuh olanıdır. Yani pak, tertemiz ve halis olan tövbedir ki onun şartı üçtür:
Hadis-i Şeriflerde Günahkârlar İçin Umutsuzluk Yoktur ifadesi geçmektedir.
(4144)- Hz. Enes (r.a) anlatıyor: "Rasulullah (a.s) buyurdular ki: "Allah Teâlâ Hazretleri diyor ki: "Ey âdemoğlu! Sen bana dua edip, (affımı) ümid ettikçe ben senden her ne sâdır olsa, aldırmam, ben seni affederim. Ey âdemoğlu! Senin günahın semanın bulutları kadar bile olsa, sonra bana dönüp istiğfar etsen, çok oluşuna bakmam, seni affederim. Ey âdemoğlu! Bana arz dolusu hata ile gelsen, sonunda hiç bir şirk koşmaksızın bana kavuşursan, seni arz dolusu mağfiretimle karşılarım." (Tirmizî, Daavât, 106/3534)
Evet, her türlü günahtan tövbe ve istiğfar edip Yüce Mevla'ya teveccüh etmek, O'nun rahmetine ve mağfiretine sığınmak ve göz yaşlarıyla günah kirlerini yıkamak çaresi, hem ümitsizliğe düşmekten hem kendini tahrip etmekten hem de bunalıma düşmekten ve perişan olmaktan kurtulmanın yegane çaresidir.
Rabbimizde bize umutsuzluğu yasaklayarak pişman olup tövbeye davet etmektedir:
‘’De ki: "Ey haddi aşarak nefislerine karşı israf etmiş olan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümid kesmeyin. Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir." (Zümer, 39/53)
Kıymetli Okuyucularımız!
Görüldüğü üzere her kul günah işleyebilir. Ama ümitsizliğe düşmeden Rabbimizin çağrısına kulak verelim. Pişmanlığımız bu dünyada olsun ahirette pişmanlık perişanlıktır. Rabbim bizleri ve neslimizi gönül dünyamızı karartan günahlardan uzak eylesin. Başka bir sayıda buluşmak dileği ile Allah’a emanet olunuz.
Tövbe, Allah Teala'nın, günah işleyen insanların, işledikleri günahlardan kurtulmaları için onlara tanıdığı bir imkandır. İnsan ne kadar çok günah işlerse işlesin ümitsizliğe düşmemeli, Allah Teâla’nın ona tanıdığı bu imkândan yararlanmalıdır. İnanan insan Allah 'tan ümit kesmez. Allah'ın rahmetinden ancak inanmayanlar ümit keserler.
- Tövbenin Mana ve Mahiyeti:
Tövbe, dönmek, vazgeçmek ve pişman olmak manalarına gelir.
Tövbe, kişinin o zamana kadar yapmış olduğu kötülüklerden vazgeçmesi, onlara son vermesi, onları işlediğine üzülmesi ve bir daha işlememeye kesin karar vermesidir.
Tövbe, insanın nefis ve şeytanın şerrinden ve aldatmasından kaçıp, Yüce Allah'ın himayesine girmesidir.
Tövbe İslam rükünlerinden birisi olup, Allah'ın azabından kaçmayı, ama yine Allah'ın rahmetine sığınmayı ifade eder.
Tövbe, insanın maddi-manevi kirlerden, yani günahlardan tiksinip rahatsız olması ve onlardan temizlenme çarelerini araştırması demektir.
Tövbe, müminin bütün insanlığın akıbetini düşünüp cemiyetin istikbalini tehlikeye atacak işlerden vazgeçmesi ve akıbeti müspet manada ve huzurlu olacak bir şekilde onu teminat altına alacak olan iyi işlere ve salih amellere koyulması demektir…
- Hangi Tövbe geçerli olur,sadece diliyle pişmanlığını dile getirmesi yeterlimi dir?
Allah'ın kabul edeceği tövbe ile ilgili olarak şöyle buyruluyor:
"Allah'ın kabul edeceği tövbe, ancak bilmeden kötülük edip de sonra tez elden tövbe edenlerin tövbeleridir, İşte Allah bunların tövbesini kabul eder. Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir. Yoksa kötülükleri yapıp yapıp da içlerinden birine ölüm gelince, 'Ben şimdi tövbe ettim', diyen ve kâfir olarak ölenler için (kabul edilecek) tövbe yoktur. Onlar için acı bir azap hazırlanmıştır." (Nisa, 4/17-18)
Ancak yeis haline gelinceye kadar yani yaşamaktan ümidi kesinceye kadar tövbeyi geciktirmemeye de dikkatimiz çekilmektedir. Bu noktaya geldikten yani yaşama ümidini kaybettikten sonra yapılan tövbe kabul olmaz.
- Nasuh Tövbe(Bir daha yapmamak üzere içtenlikle yapılan tövbe)
Tövbeden tövbeye fark vardır. Tövbenin en yüce mertebesi Nasuh olanıdır. Yani pak, tertemiz ve halis olan tövbedir ki onun şartı üçtür:
- Yapılan tövbenin bütün günahları içine almasıdır, yani bütün günahlardan vazgeçmek.
- En küçük bir tereddüt kalmaksızın günah işlememeye kesin karar vermek.
- Tövbeyi ihlası zedeleyici herhangi bir şaibeden veya herhangi bir illetten uzak olarak sadece Allah için yapmak.
Hadis-i Şeriflerde Günahkârlar İçin Umutsuzluk Yoktur ifadesi geçmektedir.
(4144)- Hz. Enes (r.a) anlatıyor: "Rasulullah (a.s) buyurdular ki: "Allah Teâlâ Hazretleri diyor ki: "Ey âdemoğlu! Sen bana dua edip, (affımı) ümid ettikçe ben senden her ne sâdır olsa, aldırmam, ben seni affederim. Ey âdemoğlu! Senin günahın semanın bulutları kadar bile olsa, sonra bana dönüp istiğfar etsen, çok oluşuna bakmam, seni affederim. Ey âdemoğlu! Bana arz dolusu hata ile gelsen, sonunda hiç bir şirk koşmaksızın bana kavuşursan, seni arz dolusu mağfiretimle karşılarım." (Tirmizî, Daavât, 106/3534)
Evet, her türlü günahtan tövbe ve istiğfar edip Yüce Mevla'ya teveccüh etmek, O'nun rahmetine ve mağfiretine sığınmak ve göz yaşlarıyla günah kirlerini yıkamak çaresi, hem ümitsizliğe düşmekten hem kendini tahrip etmekten hem de bunalıma düşmekten ve perişan olmaktan kurtulmanın yegane çaresidir.
Rabbimizde bize umutsuzluğu yasaklayarak pişman olup tövbeye davet etmektedir:
‘’De ki: "Ey haddi aşarak nefislerine karşı israf etmiş olan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümid kesmeyin. Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir." (Zümer, 39/53)
Kıymetli Okuyucularımız!
Görüldüğü üzere her kul günah işleyebilir. Ama ümitsizliğe düşmeden Rabbimizin çağrısına kulak verelim. Pişmanlığımız bu dünyada olsun ahirette pişmanlık perişanlıktır. Rabbim bizleri ve neslimizi gönül dünyamızı karartan günahlardan uzak eylesin. Başka bir sayıda buluşmak dileği ile Allah’a emanet olunuz.