“GÜZLE KÖŞKÜNDEN ESİNTİLER.” KÂİNATIN HAYATTAR GEZEGENİ DÜNYANIN KUR’AN TEFSİRİ RİSALEİ NURDAN TARİFLERİ-3 Geçen iki haftadır Risalei Nur Külliyatında “dünya, küre-i arz” ile ilgili ikiyüzü geçen tariflerden bazılarını paylaşmıştık. Bu hafta da kaldığımız yerden devam edelim inşallah.
- Binbir çeşit erzak istif ve ihzâr edilmiş depo, iaşe anbarı, dükkân.(SÖZLER, SH: 142)
- Bir hükûmetin memleketi hükmünde. (15. Söz, İkinci Basamak)
- Bir sofrayı rahmet. (Uhuvvet Risalesi 2. Mebhas)
- Bir tarla, bir çeşme, bir ölçek hükmünde. (ONUNCU MEK. SH: 41/2)
- Bütün mu'cizât-ı san'atın meşheri, (mucizeli sanatın teşhircisi) tecelliyat-ı esmânın mazharı. (Allah’ın güzel isimlerinin aynası) (15. Söz, Üçüncü Basamak)
- Cenâb-ı Hakkın Cennet’ine mezraa. (tarla) (15.söz haşiye)
- Cenâb-ı Hakkın çok defa dolup mâziye boşaltarak gayb âlemine döktüğü. (15.söz haşiye)
- Cenâb-ı Hakkın hadsiz kâinata ve mahlûkat âlemlerine ölçek. (15.söz haşiye)
- Cenâb-ı Hakkın hikmetine medar (sebep) ve mazhar, rahmetine mezher. (teşhirci) (15.söz haşiye)
- Eczahanesinde bulunan her derde bir deva istif etmiş dörtyüz bin çeşit nebâtat (bitki) ve hayvanat kavanozlarındaki zîhayat (canlı) macun ve tiryakı (ilacı, dermanı) taşıyan. (25.Lem'a,20.deva)
- Fünunun (fenlerin) en birinci derecesi olan coğrafyanın en birinci basamağı. (Muhakamat sh:18, yeni:27 )
- Güneşe iktida (uyan) eden safbeste (saf tutan) yıldızların safında durup itaat etmesini farz ve vacip kılan. (Muhak. 60 / 85)
- Hayat, akıl, şuur, ervah (ruhlar) ile ihyâ olup öyle şenlendirilmiş. (SÖZLER, 10.SÖZ, SH: 102)
- Her bir yaz bir manzum kasidesi.
- Her gün dolar boşalır bir misafirhane.
- Her nevi madenlere mahzen. (9.şua)
- Kadîr-i Zülcelâl’in musahhar emre uyan) bir memuru, gemisi, tayyaresi. (14.Sözün Zeyli 6. Sualde)
- Kitab-ı âlemin bir sayfası (Muhakemat, sh: 81, Yeni: 112 )
- Mâzi (geçmiş) denizlerine ve gayb âlemine akacak bir çeşme. (15. Söz, Üçüncü Basamak)
- Mevsimlerin mahsulâtını erzak isteyenlere getiren vagon. (Şualar, Elhüccettüzzehra, SH:551)
- Meydan-ı ekberi dolduracak kadar mahsulât veren, mahlûkat ve masnuatı (sanatları) çıkaran. (Onuncu Mek.Sh: 42)
- Müsahhar (emre uyan) bir sefine, (gemi) bir merkûb. (binek) (Mektubat 3.mektup)
- Mu’cizatlı kitap. (Şualar, Şua.10.kelimede)
- Muntazam bir şehir.
- Muvakkat bir ticaretgâh.
- Mükemmel bir apartman.
- Nakkaşı Ezeli inin Teceddüt (yenilenen) eden hikmet bir yazar bozar bir defteri.
- Nihayetsiz bir boşlukta, bir senede yirmi beş bin senelik bir daireyi gezen. (Şualar, SH:550)
- Nihayetsiz faaliyet-i Rabbâniyenin ma'kesi, (15. Söz, Üçüncü Basamak)
- Pek geniş âhiret âlemlerindeki masnuatın (sanatlarım) küçük mikyasta (ölçüde) nümunegâhı. (örneği) (Sözler, Sh:163)
- Rahmânî iaşe ambarı (Asay-I Musa, Sh:23/4)
- Haşir meydanının geniş dairesini çizen. (Onuncu Mek. Sh: 42)
- Şecere-i zakkum-u Cehennem'in çekirdeğiyle hamile. (Muhâkemat/71 yeni 101)
- Yirmi beş bin seneye yakın bir daire-i muhîtanın (geniş dairenin) içinde, meydan-ı haşiri basteden. (içine alan) (Onuncu Mek.Sh: 42)
- Yol üstünde kurulmuş bir pazar.
- Yüzbin ağzı, herbir ağzında, yüzbin lisanı, her lisanında, yüzbin bürhânı var olan. (Sözler. 22.Pencere.)